Uyku Eğitimi

Şimdi bu yazacaklarım aslında benim içinde oğlum içinde bir mucize niteliğinde. Ne zamandır şu yazıyı yazmak için sabırsızlanıyordum sadece biraz uyku düzenimizin oturmasını bekledim.
Her annenin hayalidir değil mi oğlunun pışpışlayarak uyutması hatta daha da güzeli kendi kendine uyuması.
Evet bu benimde hayalimdi. Ne deriz hep çocuğumuz olmadan önce “Aaaa hayatta ayağımda sallamayacağım , yok yok alışmasın.” 🙂 Tabi bu bir sadece anne atasözüdür. Dilimiz söyler ama ayaklarımız tam tersini yapar. Benimde tabi ki böyle düşüncem vardı.Ama kolik sağ olsun bu düşüncemi yerle bir etti. 3 ay dolu dolu bağırsakta gaz problemi çektik ve kolik geçirenler bilir çocuk hareket halinde sallanınca bu onu rahatlatır. O 3 ay kollarım oğluma asansör görevi gördü .Onu rahatlatmak için bir aşağı bir yukarı asansör yaptım durdum ve ister istemez bu uykuya geçmişine de bulaştı. Aylar geçiyor ve oğlum büyümeye devam ediyordu.
Ara ara aklımı kurcalayan uyku eğitimi vermek hep geçiyor. İnternette araştırdım, çevreme sordum kendi çapımda bir şeyler yapmaya çalıştım ama o hep beni yendi. Hep sallanarak uyumak istedi.
Çok iyi hatırlıyorum 18 aylıktı. Annemlere gitmiştim ve internette okuduğum bebek ve anne cenin pozisyonuna geçip o şekilde uyku eğitimi verme yöntemi vardı. Denedim. Öyle uykusu var ki sallasam ilk dakikada daha uyuyacak ama yaklaşık 40 dakika hep ağladı o ağladıkça ben çırpındım içimde. Babam artık içerden dayanamadı ve geldi dedi ki “Kızım yeter ağlatma çocuğu salla, dayanamıyorum ağlamasına yazık” dedi.
Ve bende çok iyi biliyordum ki çocukta ağlayarak verilen uyku eğitimi belli travmalara sebep olabiliyormuş. Ben bir daha bunu denemeye cesaret edemedim.
Birde deneyenler olmuştur Tracy Hogg “yatır-kaldır” metodu var. Bu yöntem genelde 4-8ay arası bebeklere verilebiliyor. Daha da küçüktü bunu da denedim ama hiç alışacak gibi değildi. Battı balık yan gider dedim ve 33 aylığa kadar ayaklarımda sallayarak getirdim.
Sallayarak ama artık sallarken ayak parmaklarım uyuşur derecesine geliyordu. Bileklerim ve bacaklarımı hiç sormayın. Çünkü 15 kg çocuk ve yerine yatırana kadar ayaklarımda geçen süre en az 40 dakika…
Kafamda deli sorular “Nasıl alıştıracağım? Ne yapacağım? Ya yine reddederse?”…

Bir etkinlikte sevgili Lesli hanım (uyku danışmanı) ile karşılaştım ve sonra ona telefonla ulaştım. Yarım saat kadar telefonda görüşmemiz oldu ama bana o kadar güzel tüyolar verdi ki… Derdimi anlattım. Kaç aylık olduğunu, nasıl uyuduğunu, bize sallamanın nerden miras kaldığını anlattım.
Ve bana şunları söyledi; Uras’ın artık büyüdüğünü ,zıtlaşma değil anlaşma yoluyla ayakta sallamamaya alıştırmayı, bacaklarınızın ağardığını, onun büyüdüğünü, bebeklerin sallanarak uyuduğunu, eğer uyursa ona ödüllendirmeler, sürprizler yapmamı anlattı.
Bana zaten bunlar yetti.
Şimdi sıra bendeydi. Yaparım gücünü sağ olsun Lesli hanım beni cesaretlendirerek verdi.O gece de salladım ama ertesi sabah öğle uykusuna geçmeden önce ben Uras’ı işlemeye başladım.
Kucağıma aldım ve dedim ki” Bak annecim ben seni artık ayaklarımda sallayamıyorum çünkü bacaklarım çok ağrıyor” dedim. Hatta “Bak dokun” dedim.
O dokundukça “Oooof!” dedim. Hatta komik söyledim,oyunlaştırdık birlikte güldük.
“Sen artık büyüdün artık abi uyuyuşuna geçmemiz gerek” dedim “Heeee..” dedi 🙂
Bu “Abi uyuyuşu” cümlesi ona cesaret verdi.
“Sen şimdi yat ben senin sırtını açacağım gıdı gıdı yapacağım ,istersen göbeğini de yaparım” dedim.
Başta direndi tabi ki “piiişşş… pişşşş… ” dedi yani salla anne diyor. “Yok olmaz annecim” dedim “Sen abi uyuyuşunu yaparsan bak sana uyandığında çok güzel sürprizim var” dedim.
Telefondan ninni müziği açtım ,sırtını ,göbeğini sevdim, başını okşadım, pıış pışş dedim tam uykuya dalması 1 saat sürdü. O uyudu tabi ben şaşkın zıplayarak içeri anneme gittim.” Uyudu anne uyudu ” diyorum anneme 🙂
Hatta instagram da hikayemde paylaşmıştım 20.08.2018 ilk defa sallanmada uyudu. Bu bir süreç inşallah daha da erken uyuyacak” demiştim.
Uyandığında ona hediye ile karşıladım. “Aferin sana oğlum Abi uyuyuşunu yaptığın için işte sürprizin” dedim. Sonra dedi anneannesi hepimiz onu alkışladık.
Sonra hemen telefona sarıldım. Lesli hanıma gündüz uykusunu sallamadan uyuduğunu söyleyince, sakın bir daha ayağa geçmememi artık bu şekilde devam etmemi söyledi.
1.günün gecesi yine aynı şeyleri yaşadık. Hatta mızıldandı, ağladı ama mızıltı ağlaması sesimi hep fısıltı sesiyle konuştum. Saçını okşayarak masal anlattım. Hatta pamuk prensesten girdim pinokyo oyuncağından çıktım.:) Aaa birde baktım uyudu.
2.gün öğlen ve akşam yine aynı şeyleri yaşadık ama her uyku sonra sürpriz yaptım. Bu çok hoşuna gitti.
Çocukta kalıplaşmış bir davranışı kırmak için sürekli pekiştireç vermek çok iyi bir yöntem oluyor.3.gün yine aynı şeyleri yaşadık ama ilk güne göre hafifledi.
4.gün babası bizi almaya geliyordu ona araba alıp getirdi ve verirken
-Abi uyuyuşu yaptığın için aferin oğluma sana bu yüzden araba aldım dedi.
ve bizde artık oturdu. Çok şükür diyorum .
Şu anda gündüz 30-35 dakikada gece 50-55 dak. uykuya geçiyor. Bu süre zamanla azalacak. Gündüz yanında uzanıyorum. Gece babası yanına uzanıyor ben başında oluyorum. Zaten ayakta sallarken de illa babasının elini tutarak uyurdu. Hikaye okuyoruz, etraftaki arabaları bile uyutuyoruz hatta babası dayanamayıp sızıyor :)Su istiyor. Nazar oku diyor. Uras yine bana kalıyor ama böyle uyutmak harika bir duyguymuş. Normalde Uras uyurken ten temasını sevmez, ayağı ,kolu, bacağı bana dokunsa bebekliğinden beri uyanır. Şimdi yanında baba veya bende olsam dokunsa da uykuya dalabiliyor.
ilerleyen zamanda yavaş yavaş bu destekleri de kesip kendi kendine uyumasını sağlayacağız. Ama bunu başardık ya gerisi gelir.

“Alıştırmak zor mu?” diyeceksiniz belki içinizden. Evet hemde çok zor sanki memeyi bıraktırma durumlarını yeniden yaşar gibi oldum ama zafer hem oğlumun hem de benimdir.
İçimdeki cesareti bana yansıtıp, yol gösteren Lesli hanıma teşekkür borçluyum. Bu 33 aylık olmuş oğlumun uyku eğitimiydi. Her çocuk farklı ,ayları farklı. Bu yüzden ayına uygun uyku eğitimi vermenizi öneririm, tıpkı bizim yaptığımız gibi.
İnstagram da mesaj kutum sayısızca uyku mesajlarıyla doluydu. Bu yazıyı bekleyenler vardı. Umarım sizde cesareti bu yazıda bulursunuz.
Sevgiyle kalın… 🙂

Çocuğun Odasını Ne Zaman Ayırmalı?

Annelerin kafasını meşgul eden “Çocuğumun odasını ne zaman ayırsam ki?” konusu hep vardır. Bazen kuluçkaya yatar bazende sürekli uyarı halinde kalır.
Geçen hafta instagramda şöyle bir kamuoyu yoklaması yaptım. Gelen 250 yorumla, çıkan istatistiklere göre söyliyimki; 0-2 yaş arası çocuğunu kendi odasına alıştıran anneler ve bebekleri bu aşamada hiç zorlanmamış. 2 yaş üstü alıştıran ve hala 5 yaşına gelmiş ama birlikte aynı yatağı paylaşan annelerde bazıları çaresiz bazıları da hayatından gayet memnun.
Çünkü uzmanlarında bazıları 4 yaşına gelmiş bir çocuğun hala annesi ile yatması gerektiğini söylüyor. Annelerinde kafası karışıyor.

Şimdi gelelim bana,bize…Nasıl bir süreçten geçtik? Nasıl alıştı? Ne uyguladım?
Filmi biraz geri saracağım arkadaşlar.O ilk doğduğu günlere…
Uras’a ilk başlarda oda yapmadık. Park yatak aldık ve kendi yatak odamın yatağının yanına koyduk. Doğduğu ilk günden itibaren onu hep kendi yatağına yatırdım. Başımın hizasında yattığımda görüyordum ve geceleri her kalktığımda her anne gibi nefes alıyor mu diye kontrol ediyordum. Sabahları yanıma alıp uyuduğumda oluyordu. Zaten her çocuk gibi hep meme emerek uyumaya alıştı ilk günlerde… Onu yanıma alıp uykuya daldığımda çok dikkat ettim ki parmağının ucu değse bana hop uyanıyordu. Başlarda acaba farkında olmadan mı yapıyor diyordum ama yok ayağı değse uyanıyor, eli değse uyanıyor. Bende ona değmeden uyumak için kendimi kasıyordum. Uyandığımda belimde feci bir ağrıyla uyanıyordum.
Geceleri zaten 2 saatini şaşmadan kalkan, uyumayan bir bebekti. Birde bacağı,ayağı,eli,kolu değdiği içinde kalkarsa vay benim halime..
Bu yüzden geceleri hep beşiğinde yatırdım.
Uras, rahat bir çocuk eli kolu uyurken ancak beşiğe değebilir ve çılgın yatıyor. Böylelikle beşiğine en başından bu yana alışık.

Bazı anneler var ki doğduğu ilk gün itibariyle odasını ayırıyor. Bunu ben emziren bir anne olarak mümkün değil yapamazdım. Gerçi emzirmesem yine yapamazdım.
Bazı anneler 0-6 ay arası ayırıyor ve çok kolay olduğunu söylüyor. Bazıları var ki 6-12 ay arası odasını ayırıyor. Bazıları da benim gibi 1 yaş sonrası.
Benim ay konusunda fikrimi sorarsanız ben 1 yaş sonrası derim. Nedeni ise anne ve bebek arasında duygusal bağ, güven temellerinin atıldığı dönem 0-1 yaş arasıdır. Bu yüzden anne ve bebek yakın olmalıdır ki bu bağı çok iyi bir şekilde ikisi kurabilsin.
Ben 13- 14 aylıktı ayırdığımda.
Beşiğinde yatmayı seven bir çocuk olduğu için bu açıdan sıkıntı çekmedim. Ama tabi anne yüreği; daha beşiğini ayrı koyduğum gece onu uyutup odadan çıkarken içime içime birşeyler oldu. Şİmdi kendi kendi ne yapacak? Acaba haksızlık mı ettim diye çok düşündüm. Odama gidip kamerayı açtım ve onu izleyerek uyudum. Ufacık sağından soluna döndüğünde bile ses geliyordu ilk başlarda hep kalktım, gittim baktım. 2 hafta boyunca kamera açık yatıp kalktık. Sonra dedim bu böyle olmayacak, kamerayı da kapattım. Annelik hislerime güvendim. “Ya sesini duymazsam? “düşüncesi vardır ya hep bunuda kenara attım (Sizde atın) çünkü duyuyorsunuz 🙂 Uras uyanır uyanmaz zaten kendini belli ederdi ,genelde tüm çocuklar böyle zaten. Her mızıldadığında gittim bazen salladım bazende süt verdim ve biz bu şekilde hiç sorunsuz oda ayırma işlemini tamamladık.

Burada bana güven veren öncelikle kendi beşiğinde uyumayı çok seven oğlum, ikinciside canım bebek kamerası. Bebek kamerası herkeste olmayabiliyor ama telsizler genelde her bebekte var artık, bu aşamada onu da kullanabilirsiniz. O da mı yok? Zaten bebeğinizin odası büyük ihtimal yatak odanızın yanındaki oda…Annelik hislerinize güvenip , bebeğinize güvenip odanızı ayırmanız.
ilk başlarda odasının duvarını, mobilyasını iyice tanıması için ona yardımcı olabilirsiniz. Onunla konuşabilirsiniz.
-Burası senin odan olacak.
-Bak burada çok güzel oyuncakların var.
-Bana seslendğinde hemen yanına geleceğim.
-Sen artık kendi kendine uyuyacaksın diyerek güven vererek konuşabilirsiniz.
ilk bir kaç gece uykuya dalma anında beşiğinin yanında uyuyup ardından kendi odanıza geçebilirsiniz. Bu şekilde alışacaktır emin olun 🙂

Yukarıda dedim ya bazı annelerin çocukları 2 yaşı aştığı için çok zorlanıyor. En büyük nedeni çocuk artık büyümeye başlıyor. Annesi ile arasındaki bağ konuşma, düşünce sistemi ile birlikte devreye girince iş başkalaşıyor. Odasında korktuğunu söylüyor, anesni özlediği söylüyor, bahaneler uyduruyor. Çünkü çocuğunuz büyüyor. Bunları yaşamamanız için kesinlikle 2 yaş öncesi ayrı odasına, yatağına yatırmanızı öneriyorum.

Umarım odasını ayırmak isteyip, ayıramayanlara aydınlatıcı bir yazı olmuştur.
Her şeyden önce yine kendinize güven duyun, gerisi geliyor annelerim 🙂
Başka bir yazıda görüşmek üzere
Sevgiler… 🙂

Hayata İttirilen Çocuklar

Son zamanlarda kendi çevremde gözlemleyerek ,içimde hissettiğim düşüncedir aslında…Bu yüzden bu başlığı attım. Hayata ittirilen çocuklar… Bebekler anne karnında minicik bir su tanesiyken bir mucize ile elleri,ayakları,hayati organları ile  ilerleyen aylarda tam bir vücut halini alıyorlar. Bu dönemde sessizce beklediğimiz,dışarıdan hiç bir müdahalede bulunamadığımız dönemdir. 9 ay boyunca bekleriz “Bir doğsun,şunu da yapacağım,bir doğsun şunu da öğreteceğim, bir doğsun bak neler alacağım… ” vs. gibi cümleler annelerin dillerinden eksilmez. Ve mucizemiz doğar,kollarımızın arasına doktorlar tarafından bırakılıverilir.

Dilerim ki her anne bebeğini doya doya 6.ay dolana kadar emzirir. İşte şimdi yavaş yavaş ittirilen bölüme gelinir.Daha 4 aylıkken “Acaba ek gıdaya başlasam mı? Acaba daha kilo alır mı? Acaba şu sebzeyi versem bir şey olur mu?” verme sevgili annem verme. Bir çocuğun en büyük hakkı annesini 6 ay dolu dolu sadece emmektir.( Tabi bebeğinin kilosu sınırdan aşağı olup ve emziremeyen anneler için gibi bu durumlar hariçlik gösterir.) Sen bunları düşünüyorken çocuğunun sindirim sistemi buna zaten hazır değildir.

Çocuk biraz daha büyür,tamam ek gıdaya da bir türlü geçti acaba ne zaman emekler? Eyvah! annelerin yeni korkusu bu olur.Yeni bir gelişim görevi 😀 “Filankinin çocuğu 7 aylık emeklemiş,benimki de emeklemeli. Falancının kızı 9 aylık yürümüş benimki de yürümeli “diye içi içini yer. Bir dur sevgili anne,dur. Sakin ol. Senin unutmaman gereken aslında tek şey vardır.Her çocuğun gelişimi kendine özgüdür. O gelişim içerisinde sen ne kadar çocuğu ittirirsen itir,gitmez, gidemez. Çünkü kendi içindeki görevini tamamlamayı,olgunlaşmayı bekler.

Uras 8 aylıkken tek başına daha yeni oturmaya başladı.10 aylığa kadar yerde hep sürünerek evde gezdi. 10 aylık oldu, ondan sonra emeklemeye başladı. Sonra tam yürüyebilmesi için aradan tam 5 ay daha geçti ve 15 aylıkken ayakları kendini hazır hissetti ve olgunlaştı  yürümeye başladı. Bu esnada hiç çekince içinde olmadım. Kıyaslama kesinlikle yapmadım . Zaten bir anne babanın çocuğuna yapacağı en büyük kötülüklerden biri kendi çocuğunu başkalarıyla kıyaslamak. Etrafımda yok muydu?  Arkadaşlarımın bir sürü çocuğu vardı daha erken emekleyen daha erken yürüyen . Ama biliyordum ki görevini tamamlayınca yürüyecek 🙂

Bu aynı şekilde ilerleyen zamanlarda diğer gelişim görevleri içinde geçerlidir. Konuşması,bir şeyler öğrenmesi ve ifade etmesi,ilerleyen hayatında okumayı yazmayı öğrenmesi… Bu uzar gider.

Benim anlatmak istediğim çocuğunu şu hayatta en iyi bilen kişi annedir. Çevrenizde “Aaaaa seninki daha konuşmuyor mu? Emeklemiyor mu? ” diye size vıdı vıdı edenlere daha güzel bir açıklama yapın diye aslında bu yazım. Bunlardan etkilenerek çocuğunuzu zorla ittirmeyin,hazır olmadığı kalıplara sokmayın. Siz sadece onu destekleyin,işte o zaman güven verici anne olursunuz,ittiren anne değil 🙂

Sende bu durumdaysan ve birazda olsa aklındakileri değiştirebilme imkanım olduysa ne mutlu bana ne mutlu sana sevgili annem.. <3

Bir başka yazıda görüşmek üzere..

Sevgiyle…